• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/izciyim_net@izciyim.net
  • https://twitter.com/izciyimnet
  • https://www.instagram.com/izciyim_net/
SAAT
TAKVİM
HAVA DURUMU
DÖVİZ BİLGİLERİ
AlışSatış
Dolar35.556635.6991
Euro37.084937.2335
ZİYARET BİLGİLERİ
Aktif Ziyaretçi15
Bugün Toplam111
Toplam Ziyaret126022

 

              İZCİYİM  NET             

HERŞEYDEN BİR HABER

         Youtube   Tumblr    Blogger     Pinterest     Linkedin  

 

sevdam yıldızlar 9.bölüm

9.BÖLÜM

ÖZET

      Tuncay,  Teknoloji ve astronomi Üniversitesinde okumaktadır. Okulun  futbol turnuvasında Tuncay,  Faruk’un ayağının kırılmasına sebep olur. Faruk’u ziyarete giderken  kaza geçirir.  Gelecekten iki çocuk gelerek onları 2470 yılına götürürler. anlarlar ki; aslında normal hayatlarında böyle bir kaza yoktur, bu kazanın sebebi, gelecekten gelerek intikam almak isteyen Faruk’tur. Orada tedavileri yapılarak tekrar zamanlarına dönerler. Bir anda yaralıların ortaya çıkması ,üçünün de mükemmel operasyonlar geçirmiş olması herkesi şaşırtır. Selçuk’un anlattığı rüya ise Murat’ı iyice şoka sokmuştur. Kazadan altı ay sonra Tuncay ve arkadaşları okullarını bitirirler. Tuncay, arkadaşlarına  projesini anlatır. Proje Türkiye Bilim Kurulu ve Hükümet tarafından da onaylanır ve 29 ekim 2173 yılında cumhuriyetin 250. kuruluş yıl dönümünde yolculuk başlar.  Bir süre sonra  umut 1, uzayda bir çekim alanının etkisine girer. Bu çekim alanı onları daha önceden bilinmeyen bir gezegene götürür. Orada karşılaştıkları yaratıklar dostça yaklaşır ve  ellerindeki gelişmiş teknolojiyi sunarlar. Gezegenden ayrıldıktan sonra Tuncay, Elif ile evlenir. Aslı ve Selçuk bu karmaşa esnasında zaman makinesini denerler ve 29 Ekim 1923 tarihine, Ankara’ya inerler. Aslı burada kısaca Atatürk’ün hayatını ve mücadelesini anlatır.
9.BÖLÜM
      Selçuk “Ne kadar da heyecanlı keşke ben de bu vatan için bağımsızlık mücadelesi yapanlarla, Atam ile birlikte savaşanlardan olsaydım “dedi. Aslı “O bizim yanımızda her zaman ve yıllardır bu millet bu gençlik O’nun hedefleri için koşuyor, koşacaktır da bir nevi bu da bir milli mücadeledir “dedi. Sonra “ A! geldik bak “diye işaret etti.  Selçuk “Evet hatırladım resimlerde görmüştüm “diye karşılık verdi.. Selçuk çok heyecanlanmıştı. “Hemen içeri girelim abla “diye kolundan asıldı. Aslı “Dur çekme giriyoruz işte “diyerek kızdı. Sonra “Sessiz ol “diyerek yavaşça kapıyı açtılar. Selçuk “Abla bak Atatürk konuşma yapıyor “diye işaret etti. Aslı “Evet ama sanırım tamamına yetişemedik “dedi. Sonra “Şu kenara geç bakalım buradan dinleyelim “dedi .Atatürk konuşmasını sürdürüyordu. “Son yıllarda milletimizin doğrudan doğruya gösterdiği yetenek, kendi hakkında kötü fikir besleyenlerin, ne kadar düşüncesiz ne kadar araştırmadan uzak, görünüşe düşkün insanlar olduğunu pek güzel ispat etti. Milletimiz sahip olduğu özelliklerini ve yeteneklerini hükümetimizin yeni adı ile dünya medeniyetine daha çok kolaylıkla göstermeyi başaracaktır. Türkiye Cumhuriyeti dünyada işgal ettiği yere layık olduğunu eserleriyle ispat edecektir. Dünya sayın arkadaşlarımın ellerine çok samimi ve sıkı bir şekilde yapışarak, onları kendi- lerinden kendimi bir an bile uzak görmeyerek çalışacağım. Milletin yücelmesini daima dayanak noktası sayarak hep beraber ileriye gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti, mutlu, başarılı ve muzaffer olacaktır. “ Selçuk “Abla ya Cumhuriyet çoktan ilan edilmiş yetişemedik “dedi. Aslı “Evet geç kaldık ama olsun baksana Atatürk ne diyor.( Türkiye dünyada bulunduğu yere layık olduğunu eserleriyle  ispat edecektir) diyor, biz de eserlerimizle ispat ettik bunu, çalıştık ve dünyanın beceremediği uzay yolculuğu projesini gerçekleştirdik. Hem de bu proje ile dünyada barışı sağladık ve şu anda Atatürk’ü canlı olarak duyuyor ve görüyoruz. Bundan daha mutluluk verici ne olabilir ki “dedi. Selçuk “Haklısın abla daha çok çalışıp daha da ileriye gideceğiz Bu ileriye gidişte Atatürk hep yanımızda olacak “diye karşılık verdi. Aslı “Evet daha da ileriye ama önce zamanımıza dönmeliyiz zaman dolmak üzere, biraz daha kalırsak dayım bizi öldürecek “diye uyardı. Selçuk “Abla kameraya alayım mı? “diye sordu. Aslı “Tabii olabilir saatindeki şu düğmeye bas yeterli “diye karşılık verdi.  Selçuk “Şuna mı? “diye sordu. Aslı “evet “dedi. Selçuk “Basıyorum “dedi. “clıck “diye bir ses geldi. Aslı “Tamam ver elini artık gidiyoruz “dedi. Bu esnada Tuncay’ın ve gemidekilerin merakı artmıştı iyice; Tuncay “Hala gelen giden yok mu?” diye sordu. Murat “Yok, inşallah başlarına bir iş gelmemiştir. “diye yanıt verdi. Çiğdem “Valla kendimi affetmem “diye kendi kendine mırıldandı. Sonra Tuncay’a dönerek “Bizde gitsek olmaz mı? “diye sordu. Tuncay “Aslında olabilir ama zaman kavramı çok ince hesap isteyen bir konu çok küçük bir hata bizi farklı bir zamana götürebilir  onun için bekleyip göreceğiz “dedi. Tam bu esnada zaman makinesinden parlak bir ışık belirdi. Murat “Geldiler “diye bağırdı. Hepsi birden koşuştular. Aslı ve  Selçuk herkesi karşılarında görünce boyunlarını büküp kalakaldılar. Aslı sessizce “Şimdi hapı yuttuk “diye mırıldandı. Tuncay “Gelin bakalım yaramaz kaçak  yeğenlerim benim öyle boyun bükerek kimseye kendinizi acındıramazsınız “dedi. İkisi de yavaşça Tuncay’ın yanına doğru geldiler. Selçuk sanki bir şey olmamış gibi “ Dayı bende Atatürk gibi asker olmak istiyorum “dedi. Tuncay tebessüm etti. Sonra “Anlatın bakalım neden yaptınız? “diye sordu. Selçuk heyecanla “Dayı, dayı valla Atatürk’ü gördük, O’nun konuşmasını dinledik, Meclisi gördük “dedi. Tuncay “Çocuklar bakın sevginizi anlıyorum ama ne olursa olsun bilmediğiniz bir cihazı izinsiz kullanmanız, çekmeceden saati izinsiz almanız çok yanlış, yanlıştan da öte suçtur.  Hem kanuni açıdan hem de ahlaki açıdan, Haklı mıyım? “dedi. Aslı “Evet dayı haklısın “diye karşılık verdi. Tuncay “Selçuk haklı mıyım? “dedi. Selçuk “haklısın haklısın dayı ne olur affedin “diye yalvardı. Tuncay “ Bu nedenledir ki size ceza verilecek “dedi. Aslı ve Selçuk “Ne ceza mı? “diye haykırdı. Sonra ikisi birden “Özür dileriz “dediler. Tuncay “Aslında cezayı hak ettiniz ama Atatürk’ün ve Cumhuriyetin hatırına sizi affediyoruz. Yalnız bir daha bir şey yapmak istediğinizde büyüklerinize sorun ve onlarla birlikte karar verin ve sakın hırsızlığa yaklaşmayın, anlaşıldı mı?”dedi. İkisi de “anlaşıldı dayı “diye boynuna sarıldı. Tuncay “Bırakın sululuğu da şu saatleri verin ve odanıza gidin “dedi.  Her ikisi de saati çıkarıp Tuncay’a uzattılar. Çiğdem “Aslı seni hiç affetmeyeceğim “dedi. Aslı “Çiğdem abla gerçekten özür dilerim seni zor durumda bıraktım”dedi. Çiğdem “ Neyse sağ salim döndünüz ya, bu seferlik affedeyim “dedi. Bu esnada geminin aydınlatma sistemi bir kaç kez yanıp söndü. Tuncay “Aydınlatmalara neler oluyor ?“diye sordu. Murat “Kumanda odasına gidelim her şey anlaşılır “diye karşılık verdi. Hep birlikte kumanda odasında gittiler. Aydınlatmalar hala yanıp sönüyor, motorlardan değişik sesler geliyordu. Tuncay personele “Neler oluyor rapor verin lütfen “dedi. Personel “Kaptan başımız dertte geminin bütün sistemleri durdu. Bilgisayar sistemleri kilitlendi. “diye cevap verdi. Tuncay “Sebebi araştırılsın “diye seslendi. Sonra “Hemen bakım ekibi çalışmalara başlasın “diye emir verdi. Murat “Dostum faydası olacağını sanmıyorum “dedi. Tuncay   “Nedenmiş o? “diye sordu. Murat “Baksana şu görüntüye “diyerek monitörü gösterdi. Tuncay “Aman Tanrım bu da ne ! “diye bağırdı. Murat “İnanılmaz “dedi. Çiğdem “Olağanüstü “diye bakakaldı. Tuncay “Bu nasıl olur bir anda bütün yıldızlar, meteorlar, gezegenler her şey nereye kaybolabilir “dedi. Personel “Kaptan, kaptan! Şu göstergeye bakın “diye seslendi. Tuncay “Ne var Sedat “diyerek yanına doğru gitti. Personel “Zaman, zaman çok hızlı ilerliyor. Bakın 2175 ,2190, 2250,  “  Tuncay  “Zaman boşluğundan geçiyoruz hemen doktor Selim’ e haber verin buraya gelsin “dedi. Personel “Hemen kaptan “diye karşılık verdi. Personel “Doktor Selim ,doktor Selim acele kumanda odasına “diye anons etti. Murat “Dostum saçların ağarıyor “dedi. Tuncay “Evet seninde “diye yanıt verdi. Aslı “Dayı dayı neler oluyor inanmıyorum ya “diye hıçkırarak geldi. Tuncay “Sakin olun her şeyi öğreneceğiz “dedi. Bu esnada Doktor Selim içeri girdi. Tuncay “Selim neler oluyor ve bu durum gemide yaşayanları nasıl etkiler bu etkilere karşı ne yapılması gerekir? “diye sordu. Doktor Selim “Sanırım bir zaman boşluğundan geçiyoruz ve hızla yaşlanıyoruz. Bu ani yaşlılık psikolojik sorunlara yol açabilir. Bu zamanda ilerlemenin nereye kadar gideceği de belli değil bunun için herkesin  maskelerini takıp, özel yataklarına yatması ve camekanını kapatıp beklemesi için anons yapın. Bu maskeler aracılığı ile bir ilaç vereceğim ve herkes uykuya dalacak dolayısıyla uyandıklarında bu durumu normal karşılayacaklar “dedi. Tuncay “Dilerim işe yarar “diye karşılık verdi. Doktor “Sanırım işe yarar ama dilerim zaman fazla ileri gidip hepimizi ayağa kalkamayacak kadar yaşlandırmasın “dedi. Tuncay “Gemiye ses yayının açın “diye seslendi. Personel “ Kaptan hiç bir sistem çalışmıyor, dilerim anons yapabilirsiniz  “diye karşılık verdi. Tuncay “ Aç bakalım deneyeceğiz “dedi. Sonra “Tamam mı? “diye sordu. Personel “ Dikkat dikkat ses deneme “diye sistemi denedi. Sonra “Kaptan çok zayıf ama işimizi görür “dedi. Tuncay “Teşekkürler “diye karşılık verdi. Sonra “Sevgili Umut 1 yolcuları ! gemimiz olağanüstü bir durum ile karşı karşıya lütfen bütün herkes personel de dahil olmak üzere  maskelerinizi takıp özel yataklarınızı takıp ikinci bir anonsa kadar bekleyiniz. Teşekkürler “diyerek yayını kapattı. Doktor Selim “Kaptan ben merkeze inip ilacı sisteme göndereceğim herkesin maskelerinin takıp bu ilacı soluması gerekli “dedi. Tuncay “peki doktor anons yapıldı herhalde herkes duymuştur “dedi. Doktor Selim “Görüşürüz “diyerek dışarı çıktı. Personel “Kaptan iki no’lu tıbbi merkezden sizi istiyorlar “dedi. Tuncay “Ne var ki? “diye sordu. Personel “Şeyy kaptan sanırım eşiniz doğum yapıyormuş “dedi. Tuncay şaşırmış bir halde “Ne , ne doğumu ya ! “diye bağırdı. Murat “Sanırım zamanda ki bu ilerleme doğumu da hızlandırdı. “dedi. Tuncay “Ben aşağıya iniyorum bütün personel maskelerini takıp beklesinler “dedi. Murat “Anlaşıldı dostum,  iyi şanslar “diyerek gülümsedi. Tuncay “Sağ ol dostum diyerek hızla aşağı ikinci tıbbi merkeze koştu. Murat “Evet arkadaşlar takın maskelerinizi  hepinize iyi uykular “dedi. Personel “Anlaşıldı kaptan uyandığımızda kendimiz tanıyamaya biliriz “diyerek karşılık verdi.  Murat “Haklısın Sedat ama yapacak bir şey de yok “dedi. Tuncay İkinci tıbbi merkeze gelmişti. “Doktor Yaşar bey, durum nedir? “diye sordu. Doktor “Kaptan, içinde bulunduğumuz şu durum etkisiyle hamilelik çok hızlı ilerledi ve doğum da gerçekleşti. “ dedi. Tuncay “Eşim ve çocuğum nasıl? “diye sordu. Doktor “Çocuklarınız iyi “dedi. Tuncay “Çocuklar mı? “diye hayret etti. Doktor “ Çocuklar ikiz kaptan “dedi.  Sonra “Kaptan iyi misin?” diye  seslendi. Tuncay’ın beyninde Selçuk’un sözleri yankılandı.” Dilerim ikiz olmaz “hemen heyecana kapıldı. “Eşim, eşim nasıl doktor? “diye bağırdı. Doktor “ Şu zaman boşluğu onu yıprattı hızlı bir hamilelik yaşadı maalesef O’nu kaybettik “dedi. Tuncay yıkılmıştı. “Annemden sonra en acı kaybım “diye mırıldandı. Doktor “Kaptan acele etmeliyiz biz de uykuya dalmalıyız, bebeklerde, gerçi bebek kalırlarsa  “dedi. Tuncay “O da ne demek ? “diye sordu. Doktor “Sanırım uyandığımız da onları yaşları ilerlemiş olarak göreceğiz “diye karşılık verdi. Tuncay “Şimdi bu durumun önemi yok şuradan bir maske verin de şu yatağa uzanayım “dedi. Doktor “Buyrun kaptan “diyerek maskeyi uzattı. Bu esnada yan odadan  “anne anne” diye sesler geliyordu. “Doktor ve Tuncay içeriye koştular. Tuncay şok olmuştu. “Doktor bunlar benim çocuklarım mı? Bu kadar çabuk mu büyüyecekler “dedi. Doktor “Evet ,onlar şu anda beş yaşlarındalar ama uyandıklarında kaç yaşında olurlar bilmiyorum “karşılık verdi. Sonra “Kaptan onlarda bizde hemen uyumalıyız “ diye tekrar uyardı. Sonra çocuklara ve kendisine maskeyi taktı . Tuncay’da yan odada maskeyi takıp uykuya daldı. Artık herkes uyuyordu. Birden bütün gemide “alarm alarm kırmızı alarm kırmızı alarm “sesleri yankılandı. Herkes uyuduğundan bu sesi duyan yoktu. Karşı gemide ” Yabancı gemi yok edilene kadar ateşe devam edin” dedi Faruk ; Personel “Kaptan, Ateş ediyoruz ama bir karşılık görmüyoruz. Yoksa  gemidekilere bir şey olmasın “dedi. Faruk “ Yapılan anonslara da yanıt verilmemişti “diye karşılık verdi .Personel “Kaptan araştırmalarımızı tamamladık inanmayacaksınız ama bu Umut 1”dedi. Faruk’un gözleri neredeyse yuvasından fırlayacaktı. “Nee ! Umut 1 mi? “diye bağırdı. Personel “Evet kaptan Umut 1 bu “diye tekrarladı. Faruk “İmkansız bu, Umut 1 yıllar önce kayboldu bir daha da haber alınamadı "dedi. Personel “ Kaptan eminim bu Umut 1”dedi. Faruk “ Gemiden bir yanıt alınamadığına göre herkes ölmüş olmalı “dedi. Personel “Evet olabilir bunu anlamanın bir tek yolu var o da oraya gitmek “diye karşılık verdi. Faruk “ Yalnız tehlikeli olabilir belki bir hastalık söz konusu olabilir ya da başka gezegenlerce yok edilmiş olabilir “dedi. Personel “O zaman  gidecek ekip her türlü tedbiri alıp öyle gitsin efendim “dedi. Faruk “ Tamam ateşi kesin, on kişilik bir ekip gemiye gitsin “dedi. Sonra “Dilerim ölmüşsündür Kaptan Tuncay, yoksa dedelerimin intikamını almak bana düşecek “diye mırıldandı. Bu esnada Umut 1 de bilgisayar hala alarm veriyordu. “ Alarm alarm yabancı bir geminin ateşi altındayız kırmızı alarm “ Herkes çok derin bir şekilde uyuyordu. Bu sırada Selçuk uyanmıştı. “Neler oluyor “diye mırıldandı. “Aman Tanrım herkes hala uyuyor “dedi kendi kendine sonra yavaşça kalktı ana bilgisayarın yanına geldi. “bilgisayar, neler oluyor “diye sordu. Bilgisayar “Kırmızı alarm yabancı bir geminin istilası altındayız “dedi. Selçuk “Yabancı gemi mi?  iyi de kim niye “diye sordu kendi kendine… Sonra “Bunu düşünecek vakit yok “dedi. Önündeki mikrofona eğilerek “ Bilgisayar hemen kalkanları kapat “diye bağırdı. Bilgisayar “Sesiniz bana komut verecekler listesinde yok üzgünüm “diye karşılık verdi. Selçuk “Bilgisayar bu komutu dinlemezsen eğer bırak benim sesimi hiç bir ses duyamayacaksın Umut 1 tehlikede, sen de, bizde “diye bağırdı. Bilgisayar “ Sanırım bu durumu dikkate alabilirim “dedi. Selçuk “iyi olur “diye karşılık verdi. Bilgisayar” Kalkanlar açıldı “dedi. Selçuk “Nihayet, şimdi bir numaraya lazer, iki numaraya mrx, 3 numaraya da atlatıum yerleştir ve atış için komutumu bekle “dedi. Bilgisayar “Bu komutu da değerlendirmeye alıyorum “diye karşılık verdi.. Selçuk “Eh lütfen yalnız acele et “dedi. Bilgisayar “atışa hazırım “diye uyardı .Bu esnada karşı gemide on görevli Umut 1’e gelebilmek için hazırlık yapıyorlardı. Faruk “ Görevliler hazır mı ? “diye sordu. Personel “Hazırlar ama Umut 1’de bir hareketlenme var, kaptan sanırım kalkanlar açıldı “dedi. Faruk “ Kalkanlar mı? İyi de nasıl olur? “diye sordu. Personel “Bilmiyorum ama bilgisayar otomatik olarak kalkanları açmış olabilir “diye yanıt verdi. Faruk “Evet olabilir görevlilere söyleyin çok dikkatli olsunlar “dedi. Bu esnada bir anons duyuldu. “ Burası Umut 1, yabancı gemi kendinizi tanıtın  “ Personel “Kaptan Umut 1 den anons var “diye uyardı. Faruk “Ses yayınını ve görüntüyü aç“ dedi. Sonra “Umut 1, burası Hedef x, ben kaptan Faruk “diye yanıt verdi. Selçuk “Siz dünyalı mısınız? “diye sordu. Faruk “Evet neden şaşırdınız Umut 1 den sonra uzaya açılan Hedef x’dir “diye karşılık verdi. Selçuk “ Sizinle tanıştığımıza göre artık ateşi kesin, biz bir zaman boşluğundan geçtik şu anda bütün herkes uyuyor “dedi. Faruk “Ne yani senden başka yaşayanlarda mı var? “diye sordu. Selçuk “Evet bütün herkes yaşıyor üstelik 2174 de ki yolcuları ile birlikte “dedi. Faruk şaşırmıştı.” Nasıl yani, bunca yıl  yaşayabilmek imkansız “dedi. Selçuk “Dedik ya! Zaman boşluğundan geçtik diye “diye cevap verdi. Faruk “Kaptan Tuncay ‘ da yaşıyor mu? “diye sordu. Selçuk “Evet herkes “diye yanıt verdi. Faruk sıkılmıştı. “İsmim bir şey hatırlatıyor mu? size “diye sordu. Selçuk “Gerçeğini söylemek gerekirse bu isim yabancı değil ama o şahıs sen değilsin “diye karşılık verdi. Faruk “O benim dedemin babası idi “dedi. Selçuk “Demek öyle “dedi. Faruk “Tuncay kaptan ile görüşmek istiyorum “dedi. Selçuk “O şu anda uyuyor  uyanınca görüşebilirsiniz, ben onun yeğeniyim onlar uyanıncaya kadar sizinle ben konuşabilirim “dedi. Faruk “Sizinle konuşacak bir şeyim yok dedelerimin intikamını almak zamanı geldi bu şeref bana ait olacak “dedi. Selçuk “Ne intikamı yani yıllar önce olan bir kazanın kinini mi taşıdığını söylüyorsun?  “dedi. Faruk “evet “diye karşılık verdi. Selçuk “Yanlış yapıyorsun o olayı sen görmedin sadece sana anlatıldığı  kadarı ile biliyorsun ama ben bizzat yaşadım  olay sadece bir kaza idi “dedi. Faruk “Bana bunları anlatmana gerek yok “diye bağırdı. Selçuk “ Bak Faruk yanlış yapıyorsun istersen gel seninle zamanda bir yolculuk yapalım  belki gerçeği görebilirsin “dedi. Faruk “Gerek yok zaman makinesi bizde de var, dedem Faruk bu makineyi uzun yıllar çalışarak keşfetti. Sonra da geçmişe dönerek sizin kaza geçirmenizi sağladı. Ama maalesef daha ileri bir gelecekten Onun çocukları gelerek onu ve sizi kurtardılar “dedi. Selçuk’un bu söz üzerine beyninde şimşekler çakmıştı. Artık her şey anlaşılmıştı. “Gördüğüm rüya değilmiş bunu biliyordum “diye mırıldandı. Selçuk “Dedelerinin özellikle de senin bu kinini anlamakta zorlanıyorum. Her şeyi yaşayan benim o olay kötü bir kaza idi. Madem ki geçmişe dönebiliyorsunuz neden o güne geri dönmüyorsunuz da bir kaza neticesi olan bir olayın kinini sanki eski zaman kan davaları gibi taşıyorsunuz “dedi. Faruk “Bırak geçmişi, dedemlere sözüm var. Ama siz ortalardan kaybolmuştunuz size değil de çocuklarınıza, torunlarına dahi rastlasam aynı şey olacaktı. Yani onlarda benim saldırıma uğrayacaktı. Ama tesadüfe bak ki siz çıktınız karşıma “dedi. Selçuk “Seni o gemide nasıl kaptan yapmışlar anlamış değilim “dedi. Faruk “Dedelerim zaman cihazını bulunca tıpkı Tuncay gibi O’da bir uzay gemisi yapmaya karar vermiş ve başarmış “diye karşılık verdi. Selçuk “Bak kardeşim aklını başına al bizler dünyadan uzak bir mekanda birbirimize destek olmalıyız. Yüzyıllar önce yaşanmış bir olayın kinini taşımak onu sürdürmek yanlış Sen Bu şekilde davranarak Tuncay’a ya da Murat kaptana zarar vermiyorsun burada yaşayan yirmi beş bin kişiye zarar veriyorsun “dedi. Faruk “Görüşeceğiz “diyerek yayını kapattı. Sonra “Umut 1’e gidecek ekibin görevi iptal, Bütün silahlar ateş “diye emir verdi. Personel “Kaptan, size sevgim ve saygım sonsuz ama bu emrinizi yerine getiremem, sizin şahsi sorununuz yüzünden bu gemideki ve Umut 1 deki insanların hayatlarını tehlikeye atamayız “diye karşılık verdi. Faruk sinirlenmişti. “ Çabuk emrimi yerine getir yoksa sana yapacağımı biliyorsun “diye bağırdı. Personel elini düğmeye götürdü. Bekledi, bekledi. “Bunu yapamam bana ne olacağı önemli değil binlerce insanın geleceğini tehlikeye atamam “diye düşündü. Sonra hızla kalkarak  “Kaptan üzgünüm “dedi. Bu sırada ikinci kaptan geldi. “Kaptan neler oluyor? “diye sordu. Faruk’un yüzü asıldı. Oldum olası geçinemezlerdi. “Karşımızda bir düşman gemisi var ve ona ateş edilmesini emrediyorum ama bu sorumsuz emirlerimi yerine getirmiyor “diye karşılık verdi. İkinci  Kaptan “Bu durumdan bana neden haber vermedin, silah seslerini duymasak hiç bir şeyden haberimiz olmayacak unutma ki bu gemi senin tekelinde yönetilmiyor. Üst düzey komutanlar ve yönetim ekibine danışmadan kendi kendine bu tür bir karar veremezsiz “dedi. Faruk iyice bozulmuştu. “ Olaylar ani gelişti ve ani karar vermem gerekiyordu. Toplantıya zaman yoktu.” diye karşılık verdi. İkinci Kaptan “ Bülent emirleri neden dinlemediğini açıklar mısın “diye sordu. Bülent “Kaptan, inanmayacaksınız ama karşımızda duran yabancı gemi umut 1, üstelik ilk yolcu ve mürettebatıyla” İkinci Kaptan şaşırmıştı “Umut 1mi ? hadi canım olur mu öyle şey, üstelikte ilk mürettebatıyla “ Bülent ikinci kaptanın sözünü keserek “Bir zaman boşluğundan geçmişler ve zamanda sıçrama meydana gelmiş, Kaptanımız Faruk’un dedelerinin Umut 1 kaptanı Tuncay ile aralarındaki mesele  yüzünden her iki gemi yolcularının hayatlarını riske atamazdım “dedi. İkinci Kaptan “Faruk doğru mu bütün bunlar ?“diye sordu. Faruk başını yere eğdi. “evet “diyebildi. Bu esnada Umut 1 de Selçuk çıldırmak üzere idi. “Hay aksi ne zaman uyanacaklar bunlar “diye bağırıyordu kendi kendine…Murat “Selçuk ne oldu ?“diye sordu. Selçuk “Nihayet biriniz uyandı. “dedi. Murat “Sorun nedir? “diye tekrar sordu. Selçuk “Faruk’ u hatırlıyor musun?” diye sordu. Murat “Faruk, ha evet hatırlıyorum ne olmuş ki Faruk’a “dedi. Selçuk “O’nun torunu ile karşı karşıyayız. Adamlar yıllardır o olayın kinini taşımışlar ve nesilden nesile  aktarmışlar bu kini “diye yanıtladı. Murat “ Ne nesili öyle fazla zaman olmadı ki o olaya “diye karşılık verdi. Selçuk “ Murat abi sen bana ve kendine sonra da şu zaman göstergesine bir bak bakalım, bir zaman boşluğundan geçtiğimizi hatırlamıyorsun herhalde “dedi. Murat, aynaya baktı. “Aman Tanrım “dedi. Sonra zaman göstergesine baktı. “2468 mi! aman tanrım bu da ne “diye şaşırdı. Selçuk “Evet yaklaşık 300 senelik bir sıçrama “dedi. Murat “İyi ama biz neden 300 sene yaşlanmadık” diye sordu. Esat “ Neden olacak kısa bir anda oldu bu sıçrama ve üçyüz senenin yirmide biri kadar yaşlandık “dedi. Murat “İlginç, olabilir “diye karşılık verdi. Selçuk “Şuna bak ya !çocukluğumu dahi yaşayamadım “dedi. Bu esnada gemide herkes yavaş yavaş uyanıyordu. Murat “Tuncay nerede? “diye sordu. Selçuk “Sanırım tıbbi merkez ikide “diye karşılık verdi. Murat anonsu açtı ve “Tuncay orada mısın? “diye anons etti. Tuncay’da uyanmıştı, çocuklarının daha da büyümüş olduğunu görünce şaşırmıştı. Anonsu duydu. Sanki dili tutulmuştu. Kendini toparladı. Sonra “Ben Tuncay, dinliyorum ” dedi. Murat “Dostum başımız dertte “dedi. Tuncay  “ Geliyorum, hem de çocuklarımla “

9. BÖLÜMÜN SONU