• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/izciyim_net@izciyim.net
  • https://twitter.com/izciyimnet
  • https://www.instagram.com/izciyim_net/
SAAT
TAKVİM
HAVA DURUMU
DÖVİZ BİLGİLERİ
AlışSatış
Dolar35.556635.6991
Euro37.084937.2335
ZİYARET BİLGİLERİ
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam77
Toplam Ziyaret125988

 

              İZCİYİM  NET             

HERŞEYDEN BİR HABER

         Youtube   Tumblr    Blogger     Pinterest     Linkedin  

 

sevdam yıldızlar 3. bölüm

3.BÖLÜM
Özet
      Yıl 2169’dur. Tuncay,arkadaşları Murat ve Çiğdem ile birlikte Teknoloji ve Astronomi fakültesine okumaktadırlar.  Tuncay,  annesi ile konuşurken annesi fenalaşır ve hayatını kaybeder. Birkaç gün sonra Okulun futbol turnuvası vardır. Karşılaşma esnasında Tuncay, zeminin kaygan olması nedeni ile maçtan önce tartıştıkları Faruk’un ayağının kırılmasına neden olur. Tuncay, İkinci yarıya çıkmayıp Faruk’u ziyarete giderken İçinde Aslı ve Selçuk’un da bulunduğu araba kaza yapar, kazadan sonra oraya gelen görevliler aracın içini bir cihazla aramalarına rağmen kimseyi araçta göremezler. Kaza sonrasında iki çocuk gelerek Tuncay, Aslı ve Selçuk’u görünmeden  geleceğe götürürler. Gerekli tedaviler yapıldıktan sonra Tuncay kendine gelir ve gördükleri karşısında büsbütün şaşırır. Uzay gemisine benzeyen olağanüstü bir yerde bulmuştur kendini ,üstelik herkeste ona kaptan diye hitap etmektedir. Ne olup bittiğini öğrenmek için sabırsızlanmaktadır. Bu heyecanla etraftakilere bağırırken, içeriye  giren Murat’ı görünce büsbütün şok olur.
3.BÖLÜM
Tuncay  “sen sen ha! “ Murat “evet benim dostum, neden şaşırdın “diye gülümsedi. Tuncay “Ne oldu bana neredeyim? “diye sordu. Murat “Sakin ol kaptan her şeyi öğreneceksin acele etme “dedi. Tuncay “Bak sen de kaptan diyorsun ne kaptanı söylesene “diye bağırdı. Murat “tamam, tamam anlatacağım ama önce biraz dinlen “dedi. Tuncay “Ben iyiyim lütfen neler olduğunu anlatır mısın bana ?“diye  ısrar etti. Bu arada Tuncay’ın arkasında, duvar dibinde koyu  cam kapaklı yatakta yatan Aslı uyandı. Hemşire “Doktor Selim, Aslı uyandı “dedi. Doktor Selim “Kapağı açın “diye cevap verdi. Tuncay “Aslı mı? O’da mı burada ?“diye sordu. Murat “evet Aslı’da,  Selçuk’ta burada “ dedi. Tuncay “Selçuk mu ? O nerede peki ?“diye  sordu. Doktor Selim “Yan odada ,az sonra Onu da buraya alacağız “diye cevap verdi. Aslı “Dayı, dayıcığım neredeyiz “diye sordu. Tuncay :
__ Ah bir bilebilsem ben de bilmiyorum. Hep birlikte öğreneceğiz. Eğer anlatırlarsa “dedi. Murat :
__Anlatacağım,anlatacağım hele Selçuk’ta katılsın aramıza “diye biraz daha beklemesi gerektiğini vurguladı. Tuncay:
__ Murat, dostum sen bayağı ihtiyarlamışsın dedi. Murat:
­­__ Eee yıllar yaşlandırıyor insanı diyerek gülümsedi. Tuncay:
__ O da ne demek dedi. Murat doktora baktı. Doktor Selim:
__ Anlatabilirsin dedi. Murat:
__ Bak dostum seneler ilerledi  hem de çok fazla ilerledi ve ben de yaşlanmak zorunda kaldım dedi. Tuncay:
__ Ben neden yaşlanmadım o zaman? diye sordu. Murat:
__ Şeyy sen mi ? canım bekle sırası ile anlatacağız diyerek susturdu Tuncay’ı ; Tuncay:
__ Siz benimle oyun mu oynuyorsunuz ,yoksa nisan 1 şakası mı bu, belki de kamera şakasıdır ha. Tuncay iyice sinirlenmişti.
__ Az önce maçta idik ben Faruk’u ziyaret için ayrıldım. Çocuklarda yanımda idi. Bir an durakladı.
__ Sonra kaza,evet evet kaza yaptık ve  Tuncay sözlerine devam edemeden içeriye Şennur ile Selçuk girdi. Şennur :
__Murat kaptan babam nasıl? diye sordu. Murat:
__ İyi ama ben size ne söyledim hani çağrılmadan gelmeyecektiniz diye azarladı. Cengiz:
__ Aman Murat amcaa! diye sitem etti. Tuncay:
__ Evet, evet hatırlıyorum kazadan biraz sonra bu çocukları gördüm dedi. Cengiz “baba “diye Tuncay’ın boynuna atladı. Tuncay “dur çocuk boğacaksın “diye bağırdı. Murat “Cengiz, gel oğlum baban biliyorsun ki çok uzak bir yoldan geldi, yorgun “dedi. Tuncay:
__ Benimle dalga geçmeyi bırakın, hepiniz bir olup benimle oynuyorsunuz, uzaya olan tutkum nedeni ile bana bu oyunu hazırladınız, hadi çıkarın maskelerinizi de bitsin bu tatsız şaka diye haykırdı. Murat:
__ Bak Tuncay bu olup bitenler keşke şaka olsaydı. Ama inan şaka değil dedi. Tuncay:
__ Tabi ya şaka olur mu canım, bunların hepsi gerçek değil mi? önce kaza geçir, sonra bu uzay gemisine benzer yere gel, sonra Murat az önce maçta olduğu halde yaşlansın, sonra herkes kaptan diye seslensin, bütün bunlar yetmiyormuş gibi iki çocuk baba diye boynuma sarılsın vesaire vesaire Murat:
__ Senin demin dediğin olay 300 sene önce idi bu bir, şu anda gerçekten bir uzay gemisindeyiz bu da iki diye Tuncay’ı ikna etmeye çalışıyordu. Tuncay İyice kızmıştı.
__ Murat yeter artık bak çıldıracağım. Bu sırada kapı açıldı. Hemşire Selçuk’u getirmişti. Selçuk kalabalığı görünce önce şaşırdı. İçeriyi şöyle bir süzdü. Tuncay ve Aslı ‘yı görünce “Dayı, ablaa “diye haykırdı. Aslı “Selçuk, kardeşim nasılsın “diye seslendi. Selçuk “iyiyim abla “diye karşılık verdi. Tuncay “Gel buraya yanıma otur “diye işaret etti. Selçuk dayısının yanına doğru yürüdü ,geldi yatağın kenarına oturdu. Tuncay, Murat’a dönerek :
__ Evet şu şakayı son buldurun da işimize bakalım dedi. Murat:
__ Hazırlanın yukarı çıkalım orada anlatacağım size her şeyi dedi. Cengiz ve Şennur Tuncay’ın yanından ayrılmıyordu. Şennur:
__ Murat amca babam gençken bayağı yakışıklı imiş dimi diye sordu. Murat:
__ Evet tabii diye gülümsedi. Cengiz :
__ Eee bana çekmiş dedi. Tuncay hariç hepsi birden gülüştüler o hala olup bitenleri anlamaya çalışıyordu. Aslı :
__Dayı senin çocukların var öyle mi? bizim neden haberimiz yok diye sitem etti. Tuncay:
__ Benim haberim var mı ki diye tersledi. Aslı :
__ Ne yani çocukların oldu ve senin haberin yok öyle mi? annelerini de bilmezsin sen şimdi bunların diye imalı  imalı sordu. Tuncay :
__ Evet bilmiyorum kes sesini birlikte öğreneceğiz işte, diye azarladı. Murat:
__ Doktor Selim hastalarını alabilir miyim? diye sordu. Doktor Selim:
__ Evet yalnız bildiğin gibi saat şu anda 14.00, 24.00’ a kadar süreniz var diye uyardı. Murat” Anlaşıldı doktor” dedi. Sonra Tuncay, Aslı ve Selçuk’a dönerek”  eveet kalkın bakalım yukarı çıkalım  da  siz de her şeyi öğrenin “ diyerek Tuncay’ın omzundan sarıldı. Tuncay “Sağ ol ben kendim giderim “dedi. Şennur ve Cengiz “Babacığım elinden tutabilir miyiz “dediler. Tuncay “iyi iyi tutun bakalım “dedi. Selçuk “dayı ben de isterim “diye mızmızlandı. Tuncay “ablanla el ele tutuş bak iki elimde dolu “diye reddetti. Selçuk biraz kırıldı. “Öyle olsun “diye mırıldandı. Bu arada her rastladıkları “merhaba kaptan “diye selam verip geçiyordu. Tuncay “bu nasıl oyun böyle “diye kendi kendine sordu. Sonra Şennur’a dönerek “ismin ne senin? “dedi. Şennur “Şennur “diye yanıt verdi. Tuncay büsbütün şaşırmıştı. “Annemin ismi “diye mırıldandı. Şennur “Evet babaannemin ismi “dedi. Tuncay “Murat neler olduğunu anlat yoksa çıldıracağım “Diye kızdı. Murat :
__ Az kaldı, yukarı çıkalım her şeyi anlatacağım dedi. Sonra “evet işte geldik “diyerek kapının üstündeki kırmızı lambaya baktı. Lambanın altındaki küçük hoparlöre “Kaptan Murat “dedi ve kapı o an açıldı. Tuncay’a dönerek “İçeride gördükleriniz sizi heyecanlandırmasın “dedi. Tuncay “Bu kadar olayın üstüne ne ile karşılaşabiliriz ki “diye cevap verdi. Murat “Kim bilir ben uyarayım da “diye tebessüm etti. İçeriye girdiler. Bir anda üçü de donup kaldı. Tuncay “Aman Tanrım “diye bağırdı. Sonra hayretle “Bu bu bir uzay gemisi ve uzaydayız “diye haykırdı. Murat “Sana söylemiştim “dedi. Tuncay “Evet söylemiştin “diyerek ön pencereye doğru yaklaştı. Aslı “Şu yıldızlara bakın harika bir manzara “dedi. Selçuk “Tıpkı filmlerdeki gibi “diye hayretini bildirdi. İçerdeki personel onlar içeriye girdiğinde ayağa kalkmışlardı. Hepsi birden “Merhaba kaptan, hoşgeldiniz “dediler. Tuncay “merhaba, merhaba “diye karşılık verdi. Murat ‘a dönerek:
__ Evet seni dinliyorum yaşadıklarımızın şaka olmadığı bir gerçek anlat bakalım neler oluyor dedi. Murat:
__ Şu koltuğuna otur bakalım önce diye işaret etti. Tuncay “Koltuğa mı?” diye sordu. Murat eliyle işaret ederek “Bu koltuk senin “dedi. Sonra “İzin ver personel otursun “dedi. Tuncay “İyi otursunlar “ dedi. Murat “oturun arkadaşlar “diye işaret etti. Personel kendi arasında “Kaptan kurtuldu, kaptan dönecek “diye konuşuyordu. Bir diğeri “Henüz değil daha zaman var “diye yanıt verdi. Murat “Sana söylemiştim şaşırma diye “diyerek gülümsedi .Sonra Çocuklara dönerek “Siz de dinleyin ve hiç kimse sözümü kesmesin diye uyardı. Çocuklar  hep birlikte “anlaşıldı “diye bağırdı. Murat:
__ Kazayı hatırlıyorsun, nasıl olduğunu, niye olduğunu, buraya kadar her şey tamam değil mi? Tuncay:
__ Evet dedi. Murat devam etti:
__ Yıl kaçtı 2169 du. Biz şu anda 2470 yılındayız. Sen yani bizim zamanımızda yaşayan kaptan çok ilginç bir şekilde yok olmaya başladı. Bu durumu araştırdık bildiğin gibi sesler uzaya yayılır gider, bizde bu sesleri bulduk ve inceledik anladık ki sizin 2169 yılında olmaması gerektiği halde kaza geçirdiğinizi anladık normal şartlarda sizin hayatınızda böyle bir kaza yoktu. Sen Faruk’u ziyaret edecektin  O’da seni odadan kovacaktı. Fakat Faruk gelecekten gelerek, arabanın sistemiyle oynadı ve sizin bu kazayı geçirmenizi sağladı. Tuncay:
__ Ama neden? diye sordu. Murat:
__ Çünkü O,  o maçtan sonra sakat kalmıştı ve intikam almak istedi. Tuncay:
__ Sakat mı kaldı ? diye hayret etti. Murat:
__ Evet, neyse sen kaza geçirmekle birlikte 2169 da ölüme yaklaştın ve gelecekte yaşayan sende ortadan kaybolmaya başladın yani artık sen yaşamayacaktın tabii ki biz ve bu gemide… belki biz yaşayacaktık ama daha başka bir mekanda ,başka bir şekilde bir hayatımız olacaktı. Tuncay:
__ İyi de bu kadar uzun bir süre nasıl hayatta kalabildiniz? diye sordu. Murat:
__ Zaman deliği diye bir şey duydun mu? en azından filmlerde görmüşsündür. İşte öyle bir olayla karşılaştık “dedi. Tuncay:
__ İlginç diye hayret etti. Murat:
__ Evet ilginç ama gerçek dedi. Selçuk:
__ Şimdi biz burada mı kalacağız artık? diye sordu. Murat:
__ Hayır yaklaşık 6 saat sonra gideceksiniz ve hayat normal akışına dönecek dedi. Sonra Tuncay’a dönerek:
__ Seninle yaşadığımız o güzel günleri yaşayacaksın ve bu güne kadar geleceksin dedi. Tuncay:
__ Ya burada ki ben ve yeğenlerim diye sordu. Murat:
__ Onlar siz gidince geri dönecekler dedi. Tuncay’ın merakı gitmiyordu:
__ Peki bu çocuklar bana neden baba diyorlar? diye sordu. Murat:
__ Çünkü sen onların babalarısın dedi. Tuncay:
__ Demek  bunlar çocuklarım ha diye mırıldandı. Sonra “eşim, eşim kim? Onu’da görebilir miyim?” diye sordu. Murat:
__ Elif ile evlendin ve bu ikiz çocukların oldu diye yanıt verdi. Tuncay:
__ Demek Elif ile evlendim sevindim doğrusu dedi. Sonra “ O, o nerede? “diye sordu. Murat:
__ Şeyy nasıl söylesem, o öldü dedi üzgün bir şekilde, Tuncay:
__ Öldü mü ? nasıl? diye sordu. Murat:
__ Çocukların doğumu esnasında kaybettik O’nu, zamanda sıçrama olması esnasında  kurtaramadık diye açıkladı. Tuncay “Aman Tanrım ne kötü” diye mırıldandı. Aslı “ Murat amca biz büyüyünce ne olduk diye sordu. Murat:
__ Siz aslında çok çabuk büyüdünüz ama verilen hızlı eğitimle sen doktor oldun ,Selçuk’ta yetenekleri ile pilot oldu diye yanıt verdi. Selçuk “yaşasın “diye bağırdı. “pilot olmuşum vay be “dedi sonra hava atarcasına ablasına, Şennur  “Selçuk ağabey, küçüklüğünde   çok çirkinmişsin “ diye takıldı. Selçuk:
__ Sen benden büyüksün neden abi diyorsun dedi. Şennur:
__ Senin aklın ermez ben şimdi senden büyüğüm ama normalde sen benden büyüksün diye karşılık verdi.. Selçuk:
__ Öff bilmece gibi ya ,ne karışık şey bu böyle diyerek homurdandı. Aslı:
__ Karışık bir şey yok senin kafan çalışmıyor diye takıldı. Selçuk “abla sen sus “diye bağırdı. Cengiz:
__  Selçuk abi sen nasıl pilot oldun torpilin mi vardı  ? diye şaka yaptı. Selçuk:
__ Öff ya uğraşmayın benimle diyerek pencereye doğru koştu. Personel kızlardan biri “Selçuuk “diye seslendi. Selçuk “evet abla “ diye yanıt verdi. Personel Kız “ Seni çok özledim “dedi. Selçuk:
__ Ben hiç özlemedim çünkü seni tanımıyorum diye karşılık verdi. Personel Kız yanına yaklaştı. “adım Necla ileride tanışacağız ve seninle nişanlanacağız dedi. Hiç oralı olmadı “seninle mi nişanlanacağım ben aman Allah korusun dedi. Necla “yaramaz çocuk “diyerek yerine geçti.  Murat :
__İsterseniz gemiyi dolaşalım zamanımız azalıyor dedi. Aslı” Evet evet dolaşalım “dedi. Hep birlikte dışarı çıktılar. Hayretle gemiyi dolaşmaya başladılar. Tuncay “bütün hayallerim gerçek oldu “diye mırıldandı. Murat “evet hepsi hatta daha fazlası “dedi. Tuncay “zor oldu mu? “diye sordu. Murat “evet biraz ama her şey güzel gelişti”dedi. “bütün hayallerim gerçek oldu “diye tekrar etti Tuncay, Murat gülümsedi. Sonra “Burası hayvanat bahçemiz,arka bölge et,süt ve balık yetiştiriciliği yaptığımız yer “dedi. Tuncay “iyi çok iyi “diye memnuniyetini bildirdi. Selçuk “aa burada tavuk bile var “dedi. Hepsi birden gülüştüler.  Murat “ilerleyelim “dedi. “Bu bölge ana okulu ve ilköğretim üst kat ise yüksek öğretim bölgesi “dedi. “harika, harika “diye bağırdı Tuncay; Heyecandan ölecekti adeta…Tuncay” Düşünmediğim bir konu var, değişik milletten yolcular alacaktım gemiye”, Murat sözünü kesti “evet aldık “dedi. Tuncay” İyi de bu insanların anlaşması hangi dilde gerçekleşiyor?”diye sordu. Murat.
__ Önceleri herkesin kulağında dil çevirici bir alet vardı fakat daha sonra ortak bir dil kullanmaya başladık dedi. Tuncay “güzeel gerçekten müthiş” dedi. Sonra “peki bu gelecekten gelme işi nasıl oluyor? “diye sordu. “ee bilim ilerledi” diye güldü Murat; Tuncay :
__Doğru 2169 da bile değişik çalışmalar vardı bu konu hakkında, pekii ışınlama olayı da oluyor değil mi ? diye devam etti. Murat:
__ Tabii ki,  yalnız  zamanda yolculuk meselesi sadece bilimsel ilerlememize bağlı değil, biz v-8 dediğimiz bir gezegene rastladık buradaki uzaylı dostlarımız bize  Bu  teknolojiyi sundu , Tuncay iyice şaşırdı “Ne yani uzayda hayatı gördünüz öylemi? diye sordu. “elbette “diye cevap verdi Murat; Sonra “Sen de gördün ve göreceksin “diye devam etti. Tuncay “Sabırsızlanıyorum o günlere “dedi. Bu arada bir sinyal sesi duyuldu. “dııt dııt dııt “Tuncay “neler oluyor “diye sordu. Murat “Zaman doldu gidiyorsunuz “dedi. Aslı “Gidiyor muyuz ! kalalım dayı “diye yalvardı. Tuncay “Olmaz çocuklar bu güne yaşayarak geleceğiz “dedi. Hep birlikte zaman odasına doğru ilerlediler. Giderken her karşılaştıkları personel “İyi yolculuklar kaptan “diye selam veriyordu. Murat makineyi göstererek “İçeri geçin “dedi. Şennur ve Cengiz “ Baba babacığım “diye Tuncay’ın boynuna atıldılar. Tuncay eğilerek ikisini de öptü.  “Sizleri özleyeceğim çocuklar “dedi. Murat “Bu olanların hiç birini hatırlamayacaksınız “dedi. Tuncay “hatırlamayacak mıyız? Hiç birini mi? “diye sordu. Murat “evet hiçbirini “diye Karşılık verdi. Tuncay “Yazık keşke hatırlasaydım ama neyse öyle hayatın zevki olmaz “dedi. Murat “Haklısın yaşamak daha heyecanlı “diye tasdik etti.  Şennur, Aslı ve Selçuk’a sarıldı. “Sizlerin küçüklüğünü tanımak güzeldi. “dedi. Cengiz ‘de sarıldı “Selçuk abi görüşürüz “dedi. Tuncay Murat’a “bana selam söyle diye gülümsedi. Murat “anlaşıldı “dedi. Sonra “dostum çalış, sabret ve vazgeçme elveda “diyerek sarıldı. Ardından çocuklara sarıldı. “iyi yolculuklar “ diyerek geriye çıktı. Bir anda parlak bir ışık ve kulak tırmalayıcı bir sesle ortadan kayboldular .Murat’ın saatinden bir sinyal sesi geldi. Murat saati ağzına yaklaştırdı.  “Evet seni dinliyorum “dedi. Saatten “Murat kaptan, Tuncay kaptan,Aslı ve Selçuk geri geliyorlar “dedi. Murat “Geliyorum “diyerek saati kapattı ve hızla yukarı doğru çıktı. Üçü de geri gelmişti tabii ki gelecekte ki halleriyle; Murat “Kaptan, nasılsın? “diye sordu. Tuncay “İyiyim dostum “d,ye karşılık verdi. Murat “Kaptan, genç Tuncay’ın selamları var “dedi. Tuncay tebessüm etti. Necla  Selçuk’un yanına yaklaşarak “Sen küçükken amma da şımarıkmışsın “diye takıldı. Selçuk “öyleyimdir “diyerek Necla’ya sarıldı. Necla “Hoş geldin seni çok özledim “dedi. Cengiz “Selçuk abi sen ne kadar yaramazmışsın öyle üstelik kafanda pek kalınmış “dedi. Selçuk güldü. Sonra “Sende az şımarık değilsin hani “dedi. Şennur “ Aslı abla hoş geldin “diye sarıldı. Aslı “Nihayet beni hatırlayan biri oldu “diye sitem etti.
      Bu arada Tuncay ve çocuklar  paramparça aracın içinde belirdiler. Amir :
__ Hey bakın oradalar işte getirin kesiciyi, şaşılacak şey bu , sabahtan beri yoktu bunlar , evladım merkeze gider gitmez bu elektro monitörü bakıma götürün “dedi. İtfaiye eri “Emredersiniz amirim “diye cevap verdi. Arabanın üstü yavaşça kesilip açıldı. İtfaiye eri “Amirim tamamdır”diye seslendi. Amir “ doktor bey yaralıları alabilirsiniz  ortalık kan gölüne dönmüş acele edin çok kan kaybetmiş olabilirler “dedi. Doktor “ Teşekkürler ama sizin bu cihaz yüzünden ölürlerse şaşırmayın “dedi. Amir “üzgünüm ama yapacak başka bir şey yok “diye karşılık verdi. Doktor “umarım bir aksilik olmaz,yaralıları alın arkadaşlar “diye seslendi ambulanstaki görevlilere; Görevlilerden biri “ Hemen alıyoruz doktor bey “dedi. Doktor “ Kırıklar olabilir dikkat edin diye seslendi.” Sonra hemşireye dönerek “Hemşire hanım yaralıların nabızlarını ölçün, nefes alıp vermeleri sıkıntılı olabilir hemen bir oksijen bağlayın “dedi. Hemşire “anlaşıldı doktor “diye seslendi  Sonra “Sanki söylemesen yapmayacağız “diye mırıldandı kendi kendine…Yaralıların nabızlarını teker teker ölçüp not aldı  kırık çıkık var mı diye kontrol etti  Bunları yaparken de “hayret hayret “diye söyleniyordu. Doktor “Nedir o hayret olan? “diye sordu. Hemşire:
__ Yaralıların hepsinin de nabızları normal, nefes sorunu yok, kırık çıkık yok en şaşırtıcısı da hiç bir kanama belirtisi yok dedi. Doktor:
__ Olur mu canım öyle şey , arabanın içini görmedin sanırım diye azarladı. Sonra” Ne diye acemileri başıma gönderirler “diye mırıldandı. “Kanama yokmuş  daha neler “diye söylenmeye devam etti. Bu arada Tuncay’ın yanına gelmişti. Şöyle bir baktı baktı “Hayret ya bir araba dolusu kan nereden geldi o halde “ diye mırıldandı. Ambulans acı acı ilerlemeye başladı. Doktor, Tuncay’ı incelemeye devam ediyordu. Birden “Bu da ne! “ diye bağırdı. Şaşkınlığı büsbütün artmıştı. Hemşire:
__ Nedir o doktor bey? diye sordu.
 
3. BÖLÜMÜN SONU